Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Hazreti Peygamber’in üslubuna uygun bir şekilde kuşatıcı, bütünleştirici ve Müslüman bireyin derdine deva olacak bir iletişim diline sahip olmak da görevlerimiz arasındadır.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce düzenlenen “Yurtdışı Göreve Hazırlık Eğitim” seminerinin açış konuşmasını yapan Erbaş, yurtdışında görevlendirilecek olan din görevlilerini başarılarından dolayı tebrik etti.
Yurt dışında görev yapacak din görevlilerine hitap eden Erbaş, “Yeryüzündeki bir buçuk milyar Müslümanın gözü, kulağı ve ümitleri bizdedir. Bu doğrultuda Diyanet olarak her geçen gün hem hizmet sahalarımızı çeşitlendirme hem de hizmet kalitemizi artırma gayreti içerisindeyiz.” dedi
Erbaş, Türkiye ve insanlık aleminin zorlu süreçlerden geçtiğini belirterek, “Coronavirus musibeti henüz üzerimizden kalkmamışken, dünyanın pek çok bölgesi gibi ülkemiz de yangın ve sel felaketleriyle boğuşmaya devam ediyor. İnsanlığı ve tabiatı tehdit eden bu felaketlerin yanı sıra, savaşların yol açtığı açlık, kıtlık, can güvenliği yokluğu gibi facialar İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yüzbinlerce insanı evsiz ve vatansız bırakıyor.” diye konuştu.
Dünyadaki tüm Müslümanların gözü ve kulağının Türkiye’de olduğuna dikkat çeken Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“‘Coğrafya kaderdir’ sözü gereği, Türkiye olarak hem dinimizin hem de tarihin omuzlarımıza yüklediği vazife bizleri yedi kıtada Müslüman kardeşlerinin yanında olmakla mükellef kılıyor. Türkiye Dünyanın en zengin ülkesi, Diyanet İşleri Başkanlığı da dünyanın en geniş teşkilatlı dini müessesesi olmasa da yeryüzündeki bir buçuk milyar Müslümanın gözü, kulağı ve ümitleri bizdedir. Bu gerçek bizleri her geçen gün daha donanımlı ve geniş ufuklu olmaya mecbur bırakmaktadır. Bu doğrultuda Diyanet olarak her geçen gün hem hizmet sahalarımızı çeşitlendirme hem de hizmet kalitemizi artırma gayreti içerisindeyiz.”
“Hazreti Peygamber’in üslubuna uygun bir iletişim diline sahip olmalıyız”
Erbaş, din hizmetinde iletişim dilinin, bilgi kadar önemli olduğuna vurgu yaparak, “Görev yapacağınız ülkenin şartlarını bilmeden, hedef kitlenizin sosyokültürel yapısını tanımadan, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk ve benzeri farklı grupların ihtiyaçlarını analiz etmeden aktaracağınız dini bilgi, kitabi açıdan doğru da olsa yanlış sonuçlar doğurabilir. Elbette ki din hizmeti yürüten bizler, din-i mübîn-i İslam’ın emir ve yasaklarını açıkça tebliğ etmekle mükellefiz. Ancak Hazreti Peygamber’in üslubuna uygun bir şekilde kuşatıcı, bütünleştirici ve Müslüman bireyin derdine deva olacak bir iletişim diline sahip olmak da görevlerimiz arasındadır.” ifadelerini kullandı.
“Gençlerin dini tek kişinin görüşüne indirgeyen popüler algılarla sınırlı kalmalarına müsaade etmeyiniz”
Dijital dünyadaki bilgi kirliliğine dikkati çeken Erbaş, şöyle devam etti:
“Özellikle dijital devrimle doğru yanlış her türlü bilginin dolaşıma girmesi, sosyal medya üzerinden çatışma dilinin revaç bulması, dini meselelerin kavga konusuna dönüşmesi tehlikesini içinde barındırmaktadır. Ülkemizde olduğu gibi yurt dışında da bazı gençlerimiz iyi niyetle sosyal medya fenomeni dini figürlerin videolarını takip etmekte, din algıları onların yanlış ya da dışlayıcı, daraltıcı ufuklarıyla sınırlı kalmaktadır. Sizler özellikle de gençlerimizin dini tek kişinin görüş ve anlayışına indirgeyen popüler algılarla sınırlı kalmalarına müsaade etmemelisiniz. 1400 yıllık İslam geleneğinin pek çok mezhep ve meşrebi içinde barındırdığı ve bu zenginlikle büyük bir medeniyet inşa ettiği gerçeğinden hareketle, yurt dışında yaşayan gençlerimize farklılıkları rahmet olarak sunmalısınız. Bu doğrultuda siyasi ve benzeri hiçbir tarafgirlik ne din hizmetinizde ne özel sohbetlerinizde ne de sosyal medya paylaşımlarınızda yer almamalıdır.”
Erbaş, bugün İslam aleminin başındaki en önemli musibetlerden birisinin de din istismarı olduğunu dile getirerek, dini istismar eden örgütlü yapıların farklı görüşlere sahip Müslüman gruplardan ibaret görülemeyeceğini kaydetti. (İLKHA)