ICF Türkiye’den ilham, dönüşüm ve gelişim dolu bir hafta…

Koçluk dünyasının heyecanla beklediği Uluslararası Koçluk Haftası, ICF Türkiye tarafından İstanbul Point Otel Barbaros’ta düzenlenen etkinlikle kutlandı. İlham verici içerikleri, alanında uzman konuşmacıları ve dopdolu programıyla koçları ve koç adaylarını buluşturan etkinlikte konuşan ICF Türkiye Başkanı Beyza Erdem Balcı, “Koçluk haftasında koçluğa hizmet etmek üzere sanattan felsefeye, müzikten spora her alanda koçluğa bakacağız. Koçluk, cesaret, içgörü, sadeleşme isteyen bir uğraş. Hep birlikte, daha anlamlı, daha güçlü ve daha bağlı bir topluluk olarak yolumuza devam edelim. Koçluk Haftamız kutlu olsun.” dedi.

ICF Türkiye tarafından ‘İlham – Dönüşüm – Gelişim’ temasıyla gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Tamer Levent, koçluk haftasında koçlara ‘sanata evet’ demenin önemini anlattı ve multidisipliner bakış açısı kazanılması gerektiğini aktardı. Levent, “Sanat bütünsellik içerisinde hayatı düşünmek ve algılamaktır. Sanat kavramı ezber bozandır. Koçluk da kişiyi anlamak ve kendimizi anlamaktır. Ona multidisipliner bir anlayışla yaklaşmaktır. Aslında ben bir sanat yolculuğundayım ve karşımdaki kişiyi de bu yolculuğa katıyorum. Yaptığınız işe ‘sanat’ olarak bakarsanız o kişinin gelişmesindeki ‘iyi, güzel ve doğruyu’ diğer bir ifadeyle ‘etik, estetik ve adaleti’ ararsanız tıpkı doğadaki gibi kavga ve kutuplaşma olmadan ana gövdeyi daha sağlıklı hale getiririz.” dedi.  

“Koçluk için büyük fırsatlar var”

FutureBright Group Kurucu Ortağı Akan Abdula ise ‘Sonuçlar Çağının Pusulası’ başlıklı konuşmasında gelecekte dijital oligarşinin değerlerinin yaygınlaşacağına dikkat çekerek, “Dijitalleşmede insan daha da metalaştırılacak. Dijitalleşmede liderlik başka bir değer setiyle önünüze gelecek. Dijital barbarizmle bize yeni değerler empoze edilecek.” diye konuştu. Abdula, böyle bir ortamda liderlerin itibarlı olmaları ve güven vermeleri gerektiğine de değinerek, koçların tüm bu değişimlere nasıl tepki vereceğini düşünmeleri gerektiğini belirtti ve “Koçluk için büyük fırsatlar var.” dedi.

Gestalt Psikoterapisti Prof. Dr. Hanna Nita Scherler ise zihnimizin olaylar karşısında sonsuz sayıda model geliştirebileceğine işaret etti. Scherler, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Zorlandığımız zaman, geliştirdiğimiz bu modelin değişmesi, farklılaşması gerekir. Uyarana atfedilen anlam değişmek zorundadır. Hayat, hastalığı da, kaybı da başarısızlığı da kucaklamayı öğreneceğimiz bir süreçtir. Geceyi de gündüzü de yaşamayı öğrenmek zorundayız. İhtiyacımız, hayatın barındırdığı tüm gerilimi karşılayabilecek esnekliği geliştirmektir. Hayat önümüze ne atmışsa ona tevekkül edebilmek kendi potansiyelini gerçekleştirmektir.”

Uzman Psikolog Leyla Varan Sartore ise insan ilişkilerinde ebeveyn, yetişkin ve çocuk tutumlarından biriyle hareket ettiğimizi vurgulayarak, 0-7 yaş arasında ebeveynlerimizin her davranışını tıpkı bir kamera gibi duygularımızla birlikte kaydettiğimizi söyledi. Leyla Varan, “Olaylara gerçekle uyumlu olmayan tepkiler verdiğimizde aslında bugün değil, dün yanıt veriyor. Önemli olan ne yaptığınız değil, hangi ego durumundan yaptığınızdır. İçinde düşman yoksa dışarıdakiler size zarar veremez.” şeklinde konuştu.

“Yapay zeka yerimize değil, yanımıza gelecek”

Koçluk haftasında dijital ikiziyle birlikte sahne alan Dijital Dönüşüm Danışmanı, Hayal Akademisi Kurucusu Ercüment Büyükşener ise yapay zekanın gelecek 9 yılda 220 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacağını belirterek, “Yapay zeka yerimize değil, yanımıza gelecek. Bizler de anlamsız kalabalıklardan anlamlı topluluklara geçiş yapmak zorundayız. İşimizi yapay zeka ekonomisine taşımalıyız.” dedi. Dönüşümün sadece teknolojiye yatırım yaparak gerçekleşmediğine dikkat çeken Büyükşener, “İnsan yani duygular, davranışlar, bakış açısı, deneyim ve kültür içine konmadığında sadece teknoloji yatırımıyla dönüşüm olmuyor.” şeklinde konuştu. 

“Süpervizyon koçun sihirli aynasıdır”

Akredite Koçluk Süpervizörü Dilek Yıldırım da ‘Koçlukla İlham’ başlıklı konuşmasında koçlukta süpervizyonun önemine değindi. Süpervizyonun koçun sihirli aynası olduğuna işaret eden Yıldırım, “Aynada hakiki yansıma vardır. Hakikatı görmek için sihirli aynaya bakalım. Süpervizyon alalım. Yalnız gölgeleri değil, içimizdeki ışığı da görelim.” dedi. 

Tam Finans İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Gülçe Okan, ‘Koçluk İş Başında’ adlı sunumunda iş dünyasının artık sürekli öğrenen, adapte olan ekiplere dönüşeceğini kaydederek, şunları söyledi:

“İnsan odaklı beceriler yani yaratıcılık, empati ve problem çözme gibi beceriler gelecekte çok daha ön plana geçecek. Hepimizin sorumluluğu bu becerileri geliştirmek.”  

Çok deneyimli teknik direktörlerle ve değerli oyuncularla çalışan futbolcu menajeri Aykut Erçetin, ise Koçluk Haftasında ‘Futbolda Koçluk’ konulu bir sunum yaptı. 

Etkinliğin ikinci gününde ise Psikiyatrist Prof. Dr. Yankı Yazgan, “Kaotik bir çağda anne-babalık: Kim, Nasıl, Ne kadar Yol Gösterebilir” konulu bir sunum yaptı. Katılımcılardan gelen sorulara da yanıt veren Yazgan, “Çocuklarımızın bağımsızlaşması dediğimizde bizimle bağlarının kopmasıyla karıştırılıyor. Oysa bağımsızlaşma, aramızdaki sınırların kalkmasından ziyade bize olan ihtiyacın daha opsiyonel olmasını sağlamaktır. Çocuğun bizim dışımızdaki insanlara da güvenebildiği bir ortamda olmasıdır. Bunu sağlayacak becerileri olursa, karşılıklı ihtiyaçları karşılayacak bir ilişki içinde olabilir” dedi. Yazgan, çocuğun doğasından gelen özelliklerin büyük ölçüde değişmediğine işaret ederek şunları söyledi: “Mizaç değişmiyor ancak belli gelişim evrelerini beklemek ve çocuğun olduğu noktadan geri gitmemesine çalışmak önemlidir. Bu da zorlamaksızın yapılmalıdır. Zorla güzellik olmaz ama güzellikle zorlayabiliriz insanları. Çocukların güveni zor inşa edilen ve kolay bozulan bir şey. Bu nedenle tutarlı olan, anlık dalgalanmalarla karar vermeyen bir ebeveyn olmak, çocuğun sınırlarına saygılı ve ona kulak veren bir ebeveyn olmak önemlidir. ” 

Besteci, piyanist Anjelika Akbar da etkinlikte müzisyen bakış açısıyla dönüşümden söz etti. Akbar, koçların da bilinçaltında katman katman unsurlar olduğuna değinerek, “Öncelikle insanın kendisine iyi gelmesi lazım. Bunun için de önce bir liste sonra da analiz yapabilir. Kendisine iyi gelen, iyi hissettiren müzikleri ve rahatsız edenleri ayırabilir. Bazı müzikler bizde ciddi hasar yaratabilir. O müzikten oluşan titreşim, dalga bize iyi gelmeyebilir.” diye konuştu.

Hem yüz yüze hem de çevrimiçi olarak bir araya gelen katılımcılar koçluk haftasını coşkuyla kutladılar. Bu özel etkinlikte katılımcılar, ilham veren hikâyelere tanıklık ederek, koçluk dünyasındaki güncel gelişmeleri öğrendiler. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Haberi Paylaşın
Başa dön tuşu