Fakirleştiren büyüme

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Ekonomist Sani Ak, İstanbul’da düzenlenen Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli programında konuştu.

 

Programdan güncel ekonomik veriler, para ve merkez bankası politikaları konulu bir sunum yapan Sani Ak, Türk ekonomisinin gediği nokta üzerine dikkat çekici açıklamalar yaptı.

 

“Döviz kurları yukarı doğru çıkıyor, enflasyonla başımız belada. Cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa devletin borçlanma anapara miktarının üzerinde bir faiz yüküyle karşı karşıyayız. Devletin ödeyeceği faiz şu anda borcun anaparasının önüne geçti” değerlendirmesi yapan Sani Ak, Türkiye’nin fakirleştiren bir büyüme içinde olduğunu söyledi.

 

Ak, “Fakirleştiren büyüme Hint asıllı bir ekonomistin ortaya koyduğu kavramdır. Rakamlara bakıyorsunuz büyüyorsunuz ama refah seviyesine bakıyorsunuz sefaletimiz artıyor. Bu iktisatçıların yaptığı bir araştırmanın neticesidir. 1970'den başlayarak bir seriyi alıyorlar ve 2018 yılını da kapsayacak bir şekilde Türkiye ekonomisini bir analize tabi tutuyorlar. Ulaştıkları sonuç şu; Türkiye ekonomisi yüzde 2 büyümüşse işsizlik yüzde 3,5 artmış, Türkiye ekonomisi yüzde 5 büyümüşse işsizlik yüzde 7,5 artmış. Bu fakirleştiren büyüme kavramı Türkiye ekonomisine bire bir uyuyor” dedi.

 

“1 milyon liralık konutun fiyatı faizi ile birlikte 2 milyon lira”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı konut kredisi faizlerine de dikkat çeken Sani Ak, “Devlet, ‘Faiz hadlerini aşağıya çekiyorum, ilk defa konut sahibi olacak olan herkes yüzde 0.99, 0.89 gibi indirimli oranlardan yararlanarak kira öder gibi kolayca konut sahibi olsun’ dedi. 1 milyon liralık konutun fiyatı, faizi ile birlikte 2 milyon lira, taksiti 10 bin liradan aşağı değil. Hangimiz bu fiyatı ödeyerek o konuta sahip olabiliriz. Asgari ücreti 10 bin lira olarak kabul etsek bile, paranın yarısını bu işler için tasarruf ettiğini düşünelim; vatandaşımızın 500 bin liralık bir konuta, 500 bin liralık bir arabaya sahip olabilmesi için 17 yıl gerekiyor” dedi.

 

“İthal ederek, borçlanarak üretim ekonomiyi batırdı”

Türkiye’nin borçlanarak üretim yapabilen bir ülke olduğunu ifade eden Sani Ak konuşmasında şu değerlendirmeyi yaptı; “Borçlanarak üretim yaptığımız için, üretimimizin içindeki girdilerin yüzde 65'i, 75'i ithalat kaynaklı olduğu için, dış ticaretimiz sürekli açık verdiği için, bütçe sürekli açık veriyor, devlet dünyaya ve kendi vatandaşına borçlu… Üstelik son dönem uygulamalarından dolayı döviz ve altın cinsinden de borçlu olan bir ülke olduğunuz için yabancı paraya su gibi ekmek gibi muhtaç olan bir ekonomi durumuna geliyorsunuz. Ama bir risk pirimi dediğimiz bir şey var. Size borç verenler o risk primine bakıyor. Hukuk düzeni, ekonomi yatırım ortamı ne kadar güvenli diye baktıkları ve bu açıdan da kredi notunuz düşük olduğu için başkasına 5 ile verdiğini size 15 ile veriyor.”

 

“Yabancıya kendi çiftçisine verdiği paranın 3-4 katını verdiler”

BTP Genel Başkan Yardımcısı Sani Ak, tarım sektörünün durumuna dair de değerlendirmelerde bulundu. Ak, “Gübrenin, sulama imkânlarının, tohumun, tarımsal aletlerin fiyatlarında devasa artışlar var. Buğdayda ton başına 2 bin 250 lira devletin destekleme fiyatı var. Çukurova’da kendi yerli buğday üretiminin başlayacağı Mayıs ayı başında iki tane ithalat ihalesi yaptı devlet. Orada verdiği fiyat vatandaşına verdiği fiyatların 3-4 katı. Şimdi sen tarımı nasıl destekliyorsun!” diye konuştu.

 

“Çözüm Milli Ekonomi Modeli’nde”

İthalata dayalı büyüme stratejisinden vazgeçilmesi gerektiğini ifade eden Sani Ak, “Bu bizi fakirleştiriyor. Çözüme ilişkin uygulamaların tamamı Milli Ekonomi Modeli'nin içerisinde mevcut. Milli Ekonomi Modeli’nde devlet, çiftçisini daha tarlasına tohumu attığı andan itibaren, onun ekimine, gübre almasına, tarımsal alet edevatları teminine kadar faizsiz kredilerle desteklerken, neticede elde ettiği ürünün fiyatını da kendi belirleyeceği bir şekilde pazarlamasına yardım eden bir devlet. Nasıl bir devlet, baba devlet. Böyle bir modele geçmediğimiz sürece, papazların ürettiği tefessüh etmiş kapitalist sistemin, Türkün ve Müslümanın kimyasına uygun olmayan bu sistemin ürettiği problemleri çözmemiz bir tarafa, bunların giderek kangren olduğu ve ekonomik açıdan da sosyal açıdan da zifiri bir karanlık ortama sürükleneceğimiz günler başladı ve devam edecektir” dedi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bu Haberi Paylaşın
Başa dön tuşu