Ege Üniversitesi akademik potansiyelini başta sağlık ve tıp olmak üzere farklı disiplinler tarafından düzenlenen etkinliklerle toplumla buluşturmaya devam ediyor. EÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı, 17 Kasım Dünya Prematüre Farkındalık Günü dolayısıyla anlamlı bir etkinliğe imza attı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Muhittin Erel Amfisinde gerçekleşen programa; EÜ Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Tahir Atik, Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mete Akisü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Özge Altun, akademisyenler ve prematüre bebeklerin aileleri katıldı. Etkinlikte, prematüre bebeklerin yaşam mücadelesi ile aileler ve sağlık çalışanlarının özverisi vurgulanarak prematüre farkındalığının artırılması amaçlandı. Etkinlikte 2008 yılında Ege Üniversitesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde izlenmiş bir prematüre bebek olan ve bugün konservatuvar eğitimi alan Defne Kırıcı “Ay Işığından Ezgiler” adlı piyano dinletisiyle sahne aldı.
“Prematüre doğsan da yalnız değilsin”
Programın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mete Akisü, “Gebelik boyunca aileler, bebeklerini sağlıklı bir şekilde kucaklamayı hayal ederken prematüre doğum, büyük bir belirsizlik ve endişe süreci başlatabilir. Yenidoğan yoğun bakıma alınan bebekler için ailelerin aklındaki en büyük soru hep aynıdır. ‘Bebeğime iyi bakılıyor mu?’ Ege Üniversitesi Neonatoloji ekibi olarak her zaman şunu vurguluyoruz. ‘Prematüre doğsan da yalnız değilsin, Ege Tıp senin yanında’. Prematüre bebeklerimize şefkat ve özenle yaklaşarak onları sağlıklı bir geleceğe hazırlamak için titizlikle çalışıyoruz. Her yıl dünyada 15 milyon, Türkiye’de ise 150 bin prematüre bebek dünyaya geliyor. Bu nedenle 17 Kasım Dünya Prematüre Farkındalık Günü, prematüre bebeklerin sağlık ve gelişim süreçlerine dikkat çekilmesi açısından büyük önem taşıyor. Prematürenin rengi mordur; hem bebeklerin doğumdaki özel renklerini hem de verdikleri cesur mücadeleyi simgeler. Bugün burada, prematüre bebeklerin güçlü yolculuğunu, ailelerin sabrını ve sağlık çalışanlarının emeğini görünür kılmak için bir aradayız” dedi.
“Sağlıklı yaşamlarımız, yoğun bakım çalışanlarının özverisidir”
Yenidoğan yoğun bakım hizmetlerinin sadece tıbbi bir süreç olmadığını, büyük bir fedakârlık ve ekip ruhu gerektirdiğini dile getiren Prof. Dr. Tahir Atik, “Böyle özel günler aslında yalnızca bir günü değil, her günü temsil ediyor. Çünkü bir pediatri uzmanı olarak eğitimimin en zorlu ve en öğretici dönemlerini Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde geçirdim ve prematüre bakımının ne kadar değerli, özen isteyen ve multidisipliner bir süreç olduğunu birebir gördüm. Doktorlarımızdan hemşirelerimize, teknisyenlerimizden ailelerimize kadar herkesin ortak emeğiyle bu bebeklerin hayata tutunduğuna defalarca şahit oldum. Bugün ömrü 80 yıla uzatılan sağlıklı bireylerden söz ediyorsak, bunun büyük bir kısmı yenidoğan yoğun bakım çalışanlarının özverisine borçludur. Zorlaşan çalışma koşullarına rağmen adanmışlıkla sürdürülen bu emek, her bir bebek için yaşamı mümkün kılıyor. Bu nedenle, ünitemizi yıllar içinde Türkiye’ye ve dünyaya örnek hale getiren tüm ekibe ve etkinliği duygulara hitap eden bir buluşmaya dönüştüren organizasyon ekibine gönülden teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Müzik, prematüre bebek gelişimini güçlendirir”
“Prematüre Bebekler ve Müzik” başlıklı sunumunda, müziğin prematüre bebekler üzerindeki iyileştirici etkilerinden bahseden Prof. Dr. Özge Altun, “Prematüre bebeklerin doğdukları andan itibaren duyusal olarak çok kırılgan olduklarını ve anne karnındaki ritmik, güvenli ortamdan uzaklaştıklarını biliyoruz. Ancak uygun müzikle bu ritmi onlara geri verebildiğimizi, böylece beyin bağlantılarının güçlendiğini, kalp atışı ve solunumun düzene girdiğini, hatta ağrı ve streslerinin azaldığını görüyoruz. Müzik, prematüre bebeklerin beslenmesine, uyku düzenine, anne-baba ile bağlanmasına ve uzun vadede dikkat, hafıza, dil ve sosyal becerilerine kalıcı katkılar sağlıyor. En etkili olan ise annenin kendi sesiyle söylediği ninni; kısa, yumuşak ve ritmik melodiler bebeğin gelişimi için en doğal destek. Hastaneden sonra da her gün birkaç dakikalık müzik veya ninni, bebeğin duygusal ve bilişsel gelişimine güçlü bir yatırım oluyor. Müzik yalnızca bebeklere değil, anne babaya ve yoğun bakım atmosferine de iyi geliyor; bir güven ve iyileşme alanı yaratıyor. Bu nedenle müziğin prematüre bebekler için gerçek bir güç olduğunu düşünüyor ve bugün burada sizlere de müzikle dokunmak istiyoruz” dedi.
“17 yıl önce prematüre olarak tedavi gördüğü hastanede konser verdi”
Etkinlik kapsamında prematüre bebek annesi Begüm Yağcı Taktaş “Prematüre Annelik: İlk Günlerin Duygusu” başlıklı konuşmasını yaparken, Leman Kırıcı ise “Prematüre Annelik: Bir Yolculuğun Ardından” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi Hastanesinde Defne Kırıcı 17 yıl önce prematüre olarak tedavi gören Defne Kırıcı, “Ay Işığından Ezgiler” başlıklı bir konser verdi. Kırıcı’ya hastane döneminde kendisinin takibini gerçekleştiren Prof. Dr. Özge Altun ise flütle eşlik etti. Etkinlik, çiçek ve Teşekkür Belgesi takdimi ile sona erdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı









