Site icon Balina Media

30 Haziran Koruyucu Aile Günü: ‘Travma bilgili yaklaşım, çocukların geleceğini korur’

30-haziran-koruyucu-aile-gunu-travma-bilgili-yaklasim-cocuklarin-gelecegini-korur.jpg

Her çocuk, güvenli, şefkatli ve destekleyici bir aile ortamında büyümeyi hak eder. Bireysel ve toplumsal travmalar nedeniyle pek çok çocuk, biyolojik ailesinin yanında büyüyememekte ve koruyucu aile desteğine ihtiyaç duymaktadır. 30 Haziran Koruyucu Aile Günü kapsamında açıklamalarda bulunan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Şimşek, bu çocuklara yönelik bakım sistemlerinin travma bilgili bir yaklaşımla yürütülmesinin kritik bir gereklilik olduğunu dile getirdi.

Türkiye’de her dört kişiden birinin 18 yaş altı olduğunu belirten Prof. Dr. Şimşek, “Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan çocukların bir kısmı, çocuk ihmali ve istismarı gibi bireysel travmaların yanı sıra afetler gibi toplumsal travmalar nedeniyle biyolojik ailelerinin yanında büyüyememektedir. Oysa çocukların sağlıklı gelişimi açısından kritik olan aile yanında büyüme hakkı, uluslararası ve ulusal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Bu hakkı, korunma ihtiyacı olan çocuklara sunmak devletlerin temel sorumluluğudur” dedi.

Şu an Türkiye’de 10 bin 294 çocuğun 8 bin 619 koruyucu ailenin yanında büyüdüğünü ve en az 15 bin çocuğun daha koruyucu aileye ihtiyaç duyduğunu hatırlatan Şimşek, özellikle afetlerin artışıyla bu sayının da giderek yükseleceğini belirtti.

Koruyucu ailelik, çocuklara yalnızca fiziksel bir barınma değil, aynı zamanda güvenli bağ kurabilecekleri, duygusal iyileşme ve sosyal gelişim açısından fırsatlar sunan bir aile ortamı sağlayan bir bakım modeli. Bu sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için hem ailelerin hem de sistemin içindeki tüm profesyonellerin travma bilgili yaklaşımla donatılması gerektiğini söyleyen Şimşek şöyle devam etti: “Travma bilgili profesyoneller, çocuğun yaşadığı olayların etkisini anlayan, gösterdiği tepkilere doğru şekilde yaklaşan ve yeniden travmatizasyona neden olabilecek uygulamalardan kaçınan kişilerdir. Güven ve onarım odaklı çalışmaları, çocuğun ruhsal, sosyal ve bilişsel gelişimi üzerinde doğrudan olumlu etki yaratır.”

Birçok ülkede koruyucu aile olmanın ön koşullarından biri, koruyucu aile eğitim programlarını tamamlamış olmaktır. Travma bilgili yaklaşımla eğitilen koruyucu ailelerin, çocukların yaşadığı travmatik ayrılıkların ardından ortaya çıkabilecek sorunları önlemede daha etkili olduğunu belirten Şimşek, araştırmaların bu eğitimi alan ailelerin yanındaki çocuklarda duygusal ve davranışsal sorunların azaldığını, sosyal ve akademik gelişimin daha sağlıklı ilerlediğini ortaya koyduğunu aktardı: “Çocuğun gelişiminde en güçlü koruyucu faktör, çocukla kurulan güvenli ilişkidir. Bu ilişkinin sağlanabilmesi, koruyucu ailelerin ve sistem profesyonellerinin ortak bir bilgi ve duyarlılık zemininde buluşmasıyla mümkündür. Çocuğun davranışlarını anlamaya çalışırken ‘Neyi var?’ demek yerine, ‘Ona ne oldu?’ diye sormak gerekir. Bu da çocuğun fiziksel ve psikososyal güvenliğini önemseyen işbirliğine, seçme hakkına, karşılıklı saygıya ve onu desteklemeye dayalı bir yaklaşımı benimsemeyi gerektirir.”

‘Toplum olarak sorumluluğumuz büyük’

30 Haziran Koruyucu Aile Günü’nün yalnızca bir farkındalık günü olmadığını, toplumsal sorumluluğun altının çizildiği önemli bir gün olduğunu belirten Şimşek, “Travma bilgili koruyucu aile sistemini güçlendirmek için yalnızca kurumlara değil, tüm topluma sorumluluk düşüyor. Profesyonellerin bu yaklaşımı benimsemesi, koruyucu aile olmak isteyen bireylerin ise gerekli eğitim süreçlerini tamamlaması büyük önem taşıyor. Çünkü her çocuk, şefkatli bir aile ortamında büyümeyi hak eder.” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu Haberi Paylaşın
Exit mobile version